O filmdeki şehir gerçekte nasıl oluşturuldu? İşte CGI’ın sınırlarını zorlayan 10 sahne

18 saat önce 21

Modern sinemanın en büyük mucizelerinden biri, dev şehirlerin bilgisayar ekranında sıfırdan yaratılması. Günümüz blockbuster filmlerinde gördüğümüz inanılmaz şehir manzaraları, yıllarca süren titiz bir çalışmanın ürünü.

Visual effects sanatçıları milyonlarca poligon, texture ve lighting hesaplaması yaparak gerçekten var olmayan şehirleri perdeye taşıyor. Bu süreçte kullanılan teknolojiler ve yaratım yöntemleri, sinemanın sınırlarını sürekli olarak genişletiyor.

Minas Tirith – The Lord of the Rings: The Return of the King (2003)

Peter Jackson’ın “Yüzüklerin Efendisi” serisinin final filminde yer alan Minas Tirith, sinema tarihinin en etkileyici şehir tasarımlarından biri. Weta Digital ekibi, bu dev şehri yaratmak için önce küçük ölçekli maketler inşa etti.

Dan Hennah ve Dan Reeve’in tasarladığı şehir, yedi seviyeli bir yapıya sahipti. Her seviye için ayrı ayrı texture çalışması yapıldı ve binlerce bina tek tek modellenedi. Şehrin içinde yaşayan insanları simüle etmek için MASSIVE yazılımı kullanıldı. Bu yazılım, her karaktere yapay zeka vererek binlerce figürün bağımsız hareket etmesini sağladı. Minas Tirith’in yaratım süreci 18 ay sürdü ve 200’den fazla sanatçı bu projede çalıştı.

Los Angeles 2049 – Blade Runner 2049 (2017)

Denis Villeneuve’ün yönettiği “Blade Runner 2049” filmindeki gelecek Los Angeles’ı, distopik şehir tasarımının zirvesini temsil ediyor. Double Negative ve Framestore stüdyoları, mevcut Los Angeles’ın üzerine dev hologram reklamlar, uçan araçlar ve çok katlı yapılar ekledi.

Şehrin temel yapısı için gerçek Los Angeles’ın uydu görüntüleri kullanıldı. Bu görüntüler üzerine 3D modeling yapılarak yeni katmanlar eklendi. En zorlayıcı sahne, Ryan Gosling’in karakterinin şehir üzerinde uçtuğu sekanstı. Bu sahnede 40 farklı katmanda çalışma yapıldı ve her katman ayrı ayrı render edildi. Toplam render süresi 500,000 saat sürdü.

Folding Paris – Inception (2010)

Christopher Nolan’ın “Inception” filmindeki Paris sahneşi, CGI teknolojisinin sınırlarını zorladı. Paul Franklin liderliğindeki Double Negative ekibi, Paris’in Bir Hakeim Köprüsü bölgesini tamamen yeniden yarattı.

Önce gerçek lokasyonda çekim yapıldı, ardından tüm bölge 3D olarak modellenedi. Şehrin katlanması efekti için her bina ayrı ayrı rigging sistemiyle donatıldı. 6 aylık pre-visualization çalışması yapıldı ve matematik profesörleriyle konsültasyon alındı. Katlanma animasyonu için özel bir yazılım geliştirildi. Marion Cotillard ve Leonardo DiCaprio’nun bulunduğu kafenin çevresindeki tüm bölge CGI ile yaratıldı.

Mirror Dimension New York – Doctor Strange (2016)

Marvel’ın “Doctor Strange” filminde New York şehrinin büküldüğü sahne, geometric transformation’ın sinema tarihindeki en karmaşık örneği. Industrial Light & Magic ekibi, Manhattan’ın 15 blokluk alanını tamamen yeniden modelledi. Her bina için architectural drawings incelendi ve detaylı 3D modeller yaratıldı.

Marvel’s DOCTOR STRANGE..New York City..Photo Credit: Film Frame ..©2016 Marvel. All Rights Reserved.

Binaların kırılma ve dönme animasyonları için fractal geometry kullanıldı. Houdini yazılımıyla procedural animation sistemleri kuruldu. Benedict Cumberbatch ve Tilda Swinton’ın bulunduğu sahnelerde, oyuncular green screen önünde çekim yaptı ve tüm çevre CGI ile eklendi. Bir sahne için 300 farklı geometry variation yaratıldı.

Wakanda – Black Panther (2018)

Ryan Coogler’ın “Black Panther” filmindeki Wakanda şehri, Afrofuturizm estetiğinin dijital ortamdaki en başarılı örneği. Industrial Light & Magic, Luma Pictures ve Method Studios ortak çalıştı. Şehrin tasarımında gerçek Afrika mimarisinden ilham alındı. Mali’deki Djenné Cami, Etiyopya’daki Lalibela kiliseleri ve çeşitli Afrika kabilelerinin geleneksel yapıları referans alındı.

Vibranium teknolojisinin şehirdeki etkilerini göstermek için özel shader’lar geliştirildi. Şehir içindeki uçan araçlar için fluid simulation kullanıldı. Wakanda’nın establish shot’ları için 5 ayrı matte painting katmanı birleştirildi. Toplam 2,500 VFX shot içinde şehir sahneleri yer aldı.

Gotham City – The Dark Knight (2008)

Christopher Nolan’ın “The Dark Knight” filminde Gotham City, Chicago şehrinin üzerine inşa edildi. Double Negative ve Framestore stüdyoları, Chicago’nun downtown bölgesini genişletti ve değiştirdi. Gerçek binalar arasına CGI binalar eklendi ve mevcut yapıların üzerine ek katlar inşa edildi. En zorlu sahne, Batman’in Gotham üzerinde gliding yaptığı sekans oldu.

Bu sahnede Chicago’nun 30 blokluk alanı yeniden yaratıldı. Her binanın çatısı ayrı ayrı modellendi ve lighting setup’ı yapıldı. IMAX kameralarla çekilen sahnelerin VFX integration’ı özel tekniklerle gerçekleştirildi. Şehrin gece atmosferini yaratmak için 50,000 farklı ışık kaynağı simüle edildi.

New York Under Attack – The Avengers (2012)

Joss Whedon’ın “The Avengers” filmindeki New York savaş sahnesi, o döneme kadar çekilmiş en büyük ölçekli şehir destruction sekansıydı. Industrial Light & Magic, Digital Domain ve Scanline VFX ortak çalıştı. Manhattan’ın Midtown bölgesi tamamen yeniden yaratıldı. Grand Central Terminal, Chrysler Building ve çevresindeki 40 blok detaylı şekilde modellendi.

Chitauri invasion sahnelerinde binlerce alien karakteri simüle edildi. Hulk’ın binalardan zıplaması için complex physics simulation kullanıldı. Hasar gören binaların debris’leri için rigid body dynamics sistemleri kuruldu. Cleveland’da çekilen sahneler New York background’u ile composite edildi. Toplam 2,200 VFX shot içinde şehir destruction yer aldı.

Spider-Verse New York – Spider-Man: Into the Spider-Verse (2018)

Sony Pictures Animation’ın “Spider-Man: Into the Spider-Verse” filmi, şehir tasarımında tamamen yeni bir yaklaşım sergiledi. Film, comic book estetiğini 3D animation’la birleştirdi. New York şehri, cel-shading ve toon-shading teknikleriyle yaratıldı. Her karede hand-drawn texture’lar kullanıldı ve traditional animation hissi verildi.

Paralel evrenlerden gelen Spider-Man karakterleri için her evrenin kendi New York versiyonu tasarlandı. Noir Spider-Man’in evreni siyah-beyaz olarak yaratıldı ve film-noir lighting kullanıldı. Spider-Ham’in cartoon evreni için exaggerated proportions ve bright colors tercih edildi. Multi-dimensional sahnelerde 6 farklı art style aynı anda kullanıldı.

Mega City One – Dredd (2012)

Pete Travis’in “Dredd” filmindeki Mega City One, vertical city concept’inin en başarılı uygulaması. DNA Films için çalışan VFX ekibi, 200 katlı Peach Trees bloğunu yaratırken architectural logic’i ön planda tuttu. Binanın her katı için farklı sosyo-ekonomik seviye tasarlandı. Alt katlar slum areas olarak, üst katlar luxury areas olarak modellendi.

Judge Dredd’in motosikletiyle şehirde gezdiği sahnelerde, gerçek Cape Town görüntüleri üzerine futuristic elements eklendi. Slo-Mo drug’ın etkilerini göstermek için hyper-slow-motion VFX kullanıldı. Bu sahnelerde şehir içindeki su damlaları, cam parçaları ve debris 1000 fps’te render edildi. Practical effects ile CGI’ın kombinasyonu özellikle interior sahnelerde kullanıldı.

Pandora – Avatar (2009)

James Cameron’ın “Avatar” filmindeki Hometree ve çevresindeki Na’vi yerleşimi, organic architecture’ın dijital ortamdaki en etkileyici örneği. Weta Digital ekibi, dev ağaç yapılarını yaratırken gerçek ağaç growth pattern’lerini inceledi.

Her ağacın branch structure’ı procedural generation ile yaratıldı ancak sanatçılar tarafından manuel olarak düzenlendi. Bioluminescent özellikler için özel lighting system’ler geliştirildi. Na’vi karakterlerinin yaşam alanları için tree house architecture tasarlandı.

Suspension bridge’ler physics simulation ile realistic movement gösterdi. Pandora’nın floating mountains’ları için geological research yapıldı ve impossible formations’ın nasıl stable kalabileceği hesaplandı. Ecosystem simulation için plant ve animal interaction’ları programlandı.

Bu şehirlerin yaratım sürecinde ortak olan nokta teknolojik innovation ile sanatsal vision’ın mükemmel birleşimi. Her proje, VFX endüstrisinde yeni standartlar belirledi ve gelecekteki filmler için referans noktası oldu.

Günümüzde real-time rendering teknolojilerinin gelişmesiyle bu süreçler daha hızlı hale gelirken, photorealism seviyesi sürekli artıyor. Sinema endüstrisi, hayal edebileceğimiz her şehri gerçekmiş gibi perdeye yansıtma konusunda sınırları sürekli zorlayarak ilerliyor.

haberin devamını kaynağında oku